Frankestein - Fethullah Gülen
 
Ana Sayfa
Ahenk-i Monarsi
Güzel Sözler
Grafik Tasarım
Yararli Siteler
Üyeler
Zaman
=> Fethullah Gülen
Spor
Bilgisayar
   
 

NUR CEMMATİ

 

Nurculuk, Said-i Nursi'nin risalelerinde açıkladığı fikirlerine dayanan, 20. yüzyıl başlarında doğan İslami hareket. Said-i Nursi kendisini izleyen talebelerini ifade etmek için Nurcu kelimesini kullanmıştır.[1]

Mensupları Said Nursi'nin risalelerinde yazdığı fikirlerine ve dünya görüşüne uyarlar, Sünni İslama bağlıdırlar. Nur Cemaati, bir tasavvuf tarikatı değildir. Başlıca esası Said Nursi'nin yazılarının (Risale-i Nur) okunması ve yorumlanmasına dayanır.

Said-i Nursi tarafından yazılan 130 bölüm 6000 sayfadan oluşan Nur Risaleleri'ni okuyan, risalelerdeki fikirleri benimseyenlere ve daha ötesinde risaleleri başkalarının da okuması için çoğaltıp dağıtan ve bu amaç doğrultusunda dini kurslar açanlara Nurcu denir. Tasavvuf tarikatlarında oduğu gibi şeyhten el alma, şeyhin postuna oturmanın olmadığı, bir şeyhin mutlak hakimiyeti yerine şûraya, kararların danışmayla alınmasına önem verildiği izlenimi edinilmektedir.[2] Tarikatlardaki şeyhe mutlak bağlılık akidesi yerine kıdemli ağabeylerin kararlarına hürmet etmeyi gerektiren yazılı olmayan bir hiyerarşinin öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu hiyerarşide Ağabeyler üst, Şakirtler (din eğitimi alan öğrenciler, talebeler) asttır. Nur Risaleleri'ni başkalarının okumasını sağlamaya ve risalelerdeki dünya görüşünü duyurup taraftar toplamaya Hizmet denir. Bu açılardan klasik tarikat bünyesinden farklılıklar gösterirler.

Nurculuk, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından 20 Eylül 1965 tarihinde alınan kararda ceza yasasının 163. maddesine göre suç kabul edilmiştir.1991 yılında 47. Yıldırım Akbulut hükümeti döneminde karara esas teşkil eden Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesi kaldırıldığı için Yargıtay kararının da işlerliğini yitirdiği savunulmuştur. Artık risalelerin okunması, yayınlanması, satılması ve ücretsiz dağıtımı serbestçe yapılmaktadır.

 

Bölünmeler ve Kopmalar

Said-i Nursi 1960 yılında öldükten sonra şuan "ağabeyler" denilen gurubun hocası hükmünde olan Hüsrev Altınbaşak ile bu kişiler arasında bir ayrılık meydana gelmiştir. Bu kişiler Zübeyir Gündüzalp'i kendilerine yeni üstad (önder) olarak belirlediler. Kalanlar ise Hüsrev Altınbaşak'a tâbi oldu. Hüsrev Altınbaşak ve çevresindeki grup, risalelerin latin harfleriyle basılmasına karşıydı, bunun yerine el ile ve islam harfleri ile yazılması ve islam harfleri ile okunması taraftarıydı. Kendilerine delil olarak da 18. lem'a'da bahsedilen Hz. Ali'nin sözleri, şeker mektubu, yazı mektubu ve Risale-i Nur'da bulunan başka bölümleri gösteriyorlardı. Böylece Nurculuk, halk arasında Yazıcılar ve Okuyucular diye tabir olunan iki gruba ayrıldı.[4] Yazıcılar islam harflerini ibadet görerek, risaleleri islam harfleri ile yazdıklarından dolayı halk arasında yazıcılar ismini almışlardır. Okuyucalar grubu latin harfleri ile matbaada risalelerin seri olarak çoğaltılıp yayılmasından yanaydı. Said-i Nursi hayattayken bile, böyle bir bölünmeye sebep olmak isteyenlerden şöyle bahseder:

Gizli düşmanlarımız iki plânı takib ediyorlar. Biri beni ihanetlerle çürütmek; ikincisi, mabeynimize bir soğukluk vermektir. Başta Hüsrev aleyhinde bir tenkid ve itiraz ve gücenmek ile bizi birbirimizden ayırmaktır. Ben size ilân ederim ki; Hüsrev'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım. Çünki şimdi onun aleyhinde bulunmak, doğrudan doğruya Risale-i Nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azîm hıyanettir. [Şualar, Osmanlıca asıl nüsha 540, Latince çeviri nüshası 444]

Hüsrev gibi bir nur kahramanından, benim yerimde ve Nur’un şahs-ı manevisinin çok ehemmiyetli bir mümessili olmasından hiçbir cihetle gücenmemek elzemdir. [Şualar, Osmanlıca asıl nüsha 527, Latince çeviri nüshası 428. Alıntı osmanlıca asıl nüshandan çevrilerek alınmıştır.]

1982 yılında anayasa referandumunda Okuyucular arasında bir bölünme daha oldu. Anayasa'ya evet diyen gruba Şûracılar, hayır diyen ve Yeni Nesil gazetesi ile temsil edildiği söylenen gruba ise Gazeteciler denildi. Günümüzde Yazıcılar grubunun etkinliği daha azdır. Fethullah Gülen önceleri Okuyucular grubuyla ilişki içindeymiş gibi görünürken daha sonra bağımsız hareket etmeye başlamıştır.

1996 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açıklanan raporda Nurculuk tarikanın kolları ve faaliyetleri şu şekilde açıklanmıştır[5]:

  1. Yeni Asya Grubu (Yeni Asya Gazetesi, Gazeteciler, Mehmet Kutlular Grubu)
  2. Şura Grubu (Mehmet Kırkıncı Hoca, doğu illerinde faaliyet gösteriyor)
  3. Fethullah Gülen Grubu (Fethullah Gülen önderliğinde, banka, gazete, televizyon, vakıflar, okullar ve kurslar ile faaliyetlerini sürdürüyor.)
  4. Mehmet Kurdoğlu Grubu (Mehmet Kurdoğlu önderliğinde Orta Anadolu bölgesinde etkin. Kendilerine ait dershanelerde Nur Risalelerini okutuyorlar.)
  5. Med-Zehra Grubu (Muhammed Sıddık Dursun'un önderliğinde, Marifet Eğitim dayanışma Vakfı çerçevesinde Güneydoğu Anadolu'da etkinler. Said-i Nursi'nin Kürt olmasını öne çıkarırlar.)

 

Hoca Efendinin Hayatı

 

Erzurum'un Pasinler ilçesi Korucuk Köyü'nde doğan Gülen'in babası Ramiz Bey cami imamı, annesi Rafia Hanım evhanımıdır. Gülen; altısı erkek, ikisi kız, sekiz kardeşin ikincisidir. İlkokul, ortaokul ve imam hatip lisesini dışarıdan bitiren Gülen, Osman Bektaş'tan din eğitimi almıştır.[2]

Erzurum Komünizmle Mücadele Derneğinin kuruluşunda bulunmuştur.[3]

Askerlik öncesi ve sonrasında Edirne Üç Şerefeli Cami'de toplam 4 yıl süre ile imamlık yaptı. Askerlik hizmetini Ankara Mamak ve İskenderun'da tamamladı. Edirne'deki görevi sonrası Kırklareli'ne tayin olup bir yıl vaizlik yaptı. 1966'da İzmir'e vaiz atanan Gülen, Kestanepazarı Camii'nde vaazlar verdi, Kur'an kursu yöneticiliği yaptı. Gezici bölge vaizi görevi ile 1971 yılına kadar Ege Bölgesi'nin çeşitli il ve ilçelerinde vaaz ve sohbetlerde bulundu. Edremit'in Suturen, Kemalpaşa'nın Ören ve Yiğitler ile Manisa'nin Turgutlu ilçesinin Ahmetli bucağında Said-i Nursi öğretilerinin belletildiği kamplar kurdu.[4]

1971 yılında 12 Mart muhtırası döneminde Türk Ceza Yasası'nın 163 maddesinde tanımlanan irticai çalışmalarından dolayı ilk kez mahkemeye çıkarıldı ve 3 yıl hapis cezası aldı. 54 sanıklı dava iddianamesinde Hv. Hakim Bnb. Nurettin Soyer, sanıklar aleyhinde "Laikliğe aykırı olarak devletin içtimai, iktisadi, siyasi, hukuki temel nizamlarını kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla cemiyet tesis, teşkil, tanzim veya sevk ve idare etmek, böyle cemiyetlere girmek veya girmek için başkasına yol göstermek" suçlamasında bulundu. Askeri Yargıtay 3. Dairesi temyiz isteğini "hakkında tesis edilen mahkumiyet hükmünde, usul, kast, subut, vasıf ve uygulama yönlerinden bir isabetsizlik görülmediği" şeklinde karar vererek reddetti. İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin 20.9.1972 gün ve 3/36 sayılı kararıyla Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesine muhalefetten verilen karar Askeri Yargıtay 3. Dairesinin 1973/146-242 sayılı kararıyle mahkûmiyete dönüştü. 1974 yılında Bülent Ecevit'in Başbakanlığındaki 37. hükümet döneminde çıkarılan af kanunuyla mahkûmiyet kararı af kapsamına girdi. 7 ay tutukluluktan sonra serbest kalan Gülen, Balıkesir'in Edremit ilçesi ve Manisa ilinde vaizlik görevlerine devam etti. Daha sonra İzmir'in Bornova ilçesi vaizliği görevine atandı.

1980 askeri ihtilalinden sonra İzmir ve Ege Ordu Sıkıyönetim Komutanlıkları tarafından yakalanma emri yayınlandı.[5] Aynı tarihte İzmir'i terk etti. Anadolu'da çeşitli illerde dolaştı, dost ve akrabalarını ziyaret etti. 20 Mart 1981 tarihinde vaizlikten istifa etti. 12 Ocak 1986 tarihinde Burdur'da tutuklandı. Sorgulandı ve İzmir'e getirildi burada serbest bırakıldı. Serbest bırakılmasının ardından 1986'da İzmir Emniyet müdürlüğünden aldığı pasaport ile hacca giderek hac görevini yaptı.[6] 1989'da İstanbul ve İzmir'de "fahri" olarak vaazlarına yeniden başladı. 1992 yılına kadar bu vaazlarını sürdürdü. [7]

1990-1999 yılları arasında dönemin Başbakanları Turgut Özal, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ile bir veya birden fazla görüşmeler yaptı. Bu ziyaret ve görüşmeleri basında tartışıldı.[8]

Bu makale ile ilgili orjinal metin, VikiKaynak'ta bulunmaktadır:

susurluk Raporu

Ana madde: Susurluk Raporu

1996 yılı eylül ayında basına sızan Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Başbakanlığa gönderdiği Kamuoyu ve Alparslan Türkeş gibi pek çok siyasilerinde tepki gösterdiği[3]Susurluk Raporu'nda ismi geçmişti. 1 Ocak 1997 tarihinde Kanal D televizyon kanalında Tuncay Özkan'a verdiği mülakatta raporda hakkında iddialar ortaya atılmasının yaptıkları hizmeti durdurmaya çalışan şer güçlerin işi olduğunu söylemişti.

Kalp anjiyosu için gittiği ABD'de 10 Eylül 1997 tarihinde ABD'nin en etkili Musevi lobisi olan ADL başkanı Abraham Foxman ile ve 19 eylülde New York eyaleti Katolik Kilisesi Kardinali John O'Connor'la Görüşme yaptı. Buna mukabil, 21 Kasım 1997 tarihinde Vatikan'ın İstanbul temsilcisi Georges Marovitch ve beraberindeki Süryani Hristiyan cemaatinden bazı din adamları kendisini ziyaret etti.

Fethullah Gülen, Dinlerarası Diyalog hareketi kapsamında 9 Şubat 1998 tarihinde Papa II. John Paul ile görüştü.[9]

Bu makale ile ilgili orjinal metin, VikiKaynak'ta bulunmaktadır:

Fethullah Gülen Hakkındaki Savcılık İddianamesi


Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından 22 Ağustos 2000 tarihinde Fethullah Gülen hakkında "Laik Devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak " gerekçesiyle 10 yıla kadar ağır hapis istemi ile yargılama başlatıldı. Gülen için, 11 Ağustos 2000 tarihinde Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi heyeti tarafından Ceza Muhakameleri Usul Kanunu'nun 104. maddesi gereğince, oybirliğiyle gıyabi tutuklama kararı alındı. [10]

Yargılama, Bülent Ecevit başkanlığındaki 57. Hükümet döneminde, 2003 Mart ayında 23.04.1999 tarihinden önceki suçlar için geçerli olmak kaydıyla çıkardığı 21.12.2000 tarih ve 4616 sayılı Şartla Salıverilme Yasası’nın (kamuoyunda daha sonra Rahşan affı diye anılmaya başlanan) 1/4. maddesi uyarınca 5 yıl süresince ertelendi. Af yasası çerçevesinde 2000/124 Esas,10.03.2003 tarih ve 2003/20 sayılı dava bir kesin hükme bağlanamayarak sonuçlandırılamadı. Bu süre içinde Fethullah Gülen'in aynı tür veya daha ağır bir suç işlemesi durumunda yargılamanın yeniden başlaması kararlaştırıldı.

Bu makale ile ilgili orjinal metin, VikiKaynak'ta bulunmaktadır:

Terörle Mücadele Kanunu

5 Mayıs 2006'da Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki 59. AKP hükümetinin 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda yaptığı değişiklikler nedeniyle örgüt kapsamındaki suçlarda "baskı, korku, sindirme ve cebir ve şiddete başvurma" şartı aranmaya başladı. Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinin bir bölümü Terörle Mücadele Kanunu değiştiği için geçerliliğini yitirdi. Davaya tekrar bakan Mahkeme, Emniyet Müdürlüğünün verdiği rapor doğrultusuna suçun oluşmadığı hükmüne vararak sanığın beraatine kararı verdi.[11] 8 Mayıs 2006 tarihinde yazar Ergün Poyraz, 1999 yılında kendisinin müşteki ve müdahil olarak başlattığı, 2000 yılında çıkarılan Şartlı Salıverme Yasası nedeniyle karara bağlanmadan durdurulan ve daha sonra Mayıs 2006'da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat kararı ile sonuçlanan davada kararın temyizi için başvurdu. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, suç fiilinin devam ettiğine ve Ankara 11. Ağır ceza Mahkemesi'nin verdiği beraat kararının geçersiz olduğuna hükmetti. Yine de 5 yıllık zaman aşımının dolması sebebiyle davanın beraat nedeniyle değil zaman aşımından düşmesine hükmetti.[12]

2006 yılında Green Card almak amacıyla Amerikan devlet mercilerine resmi başvuruda bulundu. Avukatı Orhan Erdemli Green Card başvurusunu yalanlamadı. Ancak ABD mercilerinin başvuruyu reddettiğine dair haberleri tekzip etti. [13][14][15]

Öte yandan, Fethullah Gülen,Kasım 2006'da Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en eski Hristiyan misyoner okullarından olan Hartford Seminary'ye 2 milyon dolar bağışta bulundu.

Gülen, Mart 1999'dan bu yana ABD'nin Pensilvanya eyaletinde bir çiftlikte yaşamaktadır.

Türk girişimciler tarafından Türkiye dışında okul açılmasında Fethullah Gülen'in teşvikleri etkili olmuştur. Yeni Aktüel dergisi tarafından yapılan bir araştırmaya göre Fethullah Gülen'in yönlendirmesi ile 92 ülkede yaklaşık 500 lise veya ilköğretim okulu, 6 üniversite ile çeşitli sayıda eğitim veya dil merkezi açılmıştır. Bu kurumlar aracılığı ile 100.000'den fazla öğrenciye eğitim verildiği tahmin edilmektedir.1 Bu okullarda Türkçe, İngilizce, açıldığı ülkenin resmî dili ve bazen başka dillerde (Orta Asya'da Rusça, Afganistan'da Farsça, Afrika'da Fransızca) eğitim yapılmaktadır.

 

Üniversiteler [değiştir]

Liseler [değiştir]

İlköğretim okulları [değiştir]

Yurtlar [değiştir]

 

HAKKINDAKİ TARTIŞMALAR

Hakkındaki Tartışmalar [değiştir]

18 Haziran 1999 tarihinde televizyon kanallarında yayınlanan vaaz konuşmaları kamuoyunda tartışma başlattı.[16] Vaazlarında, cemaatini devlet bürokrasisindeki mevcudiyetlerini, kendilerini fazla belli ettirmeden, göze batmadan, uygun ortam koşulları oluşana kadar sürdürmeye teşvik ettiği öne sürüldü: [17] [18]

Adliyede, Mülkiyede veya başka bir hayati müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti, öyle ferdi mecburiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ünitelerde garantimizdir. İstikbale yürümek için, sistemin püf noktalarını keşfedin. Hâlâ bu sistem devam ediyor. Bu sistem içinde arkadaşlarımız istikbale yürüyeceklerdir. Öyleyse o sistemin püf noktalarını bilmeleri lazım, keşfetmeleri lazım. Aşmaları lazım. Bu da meselenin diğer bir yanıdır. Kuvvet dengesi olmadığı bir yerde kuvvete başvurmayacaksınız. Teknik-taktik yerinde sizin kalbiniz önemli. Dıştan bizi bazıları korkaklıkla itham edecekler. Fırsat bulup, hep yolunuza devam ediyorsanız, yine orada o esnekliği gösterecek, o eksantriği kullanacak, geriye çekiliyor gibi yapacak, fakat adımlarınızı daha açıp ileriye gideceksiniz. İster Mülkiyede çalışan arkadaşlarımız olsun, ister Adliyede çalışan arkadaşlarımız olsun herkes için söz konusudur bu. Sivrilmeden, mevcudiyetinizi hissettirmeden çok ilerlere gitme. Mutlaka riayet edilmesi lazım. Müslümanların belli bir noktaya ve kıvama gelecekleri ana kadar bu şekilde hizmete devam etmeleri şarttır. Erken vuruş diyeceğim çıkışlar yaparlarsa, dünya Cezayir'deki gibi başlarını ezer. Zayiata meydan verilmemeli. Çok dikkatli ve çok tedbirli, temkinli hareket etme mecburiyeti var. Bu hizmetin içinde bulunanlar, bu hizmete göre hizmet vermek isteyenler, her birisi dünyayı idare edebilecek birer diplomat gibi hareket etmeli.[19] [20] [21]

Gülen, 24 Eylül 2001 tarihinde kendi sitesinde yazdığı açıklamalarda video kasetlerdeki ifadelerin belli çevrelerce çarpıtıldığını sadece kasetlerin bazı bölümlerin alındığını, asıl söylenmek istediğinin kasetlerdeki sözlerinden farklı olduğunu ifade etti.[22]

Basında Fethullah Gülen tarikatının Emniyette Örgütlenmesiyle ilgili tartışmalar sürmektedir. [23] Eski polis Koleji ve Polis Akademisi öğrencisi Zübeyir Kındıra tarafından yazılan Fethullahın Copları[24] isimli kitapta, Emniyet içinde Fethullah Gülen örgütünün yapılandığı iddia edilmişti. Bu kitapta yazar kolej ve akademi anılarına yer verirken aşağıdaki iddiaları da kamuoyuna duyurdu:

  1. Polis Akademisinde kilit noktalara gelen öğretim elemanları kendi düşüncesindeki öğrencileri kayırıyor, aksi fikirdekileri cezalandırıyor ve sicilini bozuyor.
  2. Değişik taktiklerle öğrenciler apartman dairelerinde kurulu yurtlara götürlüyor. Evlere götürülebilmek için öğrenciler, cin ve peri ile korkutuluyor, cinleri ve perileri kaçıran dualar verileceği vaad ediliyor. İmtihandan önce okunduğunda yüksek not almayı garanti eden dualar olduğu söyleniyor.
  3. Atama şubede yerleşen tarikat elemanları kendi tarikatından polisleri, içlerinde polis eğitim kurumları, atama şube ve istihbarat daire başkanlığı gibi kritik pozisyonlara getiriyor.
  4. Tarikat içinde de kurulu bulunan hiyerarşik yapılanma, polisteki hiyerarşinin üstüne çıkıyor. Tarikat içinde üst kademedeki bir kimse polislikte amirinin yetkisinin üstüne çıkıyor.
  5. Tarikat, artık İstihbarat dairesinde yapılanmaya çalışıyor. Bunu gerçekleştirdiğinde devletin istihbaratı laik anayasal düzeni yıkıp din devleti kurmayı gizli hedef olarak tutan bir grubun eline geçecek.

Ankara Emniyet Müdürlüğü Fethullah Gülen tarikatının emniyet içinde yapılanmasıyla ilgili gizli bir soruşturma sürdürüyordu. Müdürlük, ilk hazırladığı raporu 15 Mart 1999 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderdi. Hazırlanan raporun emniyet içinde duyulmasından 6 gün sonra 21 Mart 1999 tarihinde Fethullah Gülen kendi ifadesine göre sağlık nedenleriyle ABD'ye gitti. Amerika'dayken laik anayasayı yıkmayı planlamak suçlamasıyla gıyabında 10 yıl hapis itemiyle yargılandı. [25] [26][27]

Cemaatçi polislerin ve cemaatçi savcıların devletin işleyişine etkileri ve cemaat lehine faaliyet göstermeleri basında tartışılmıştır. [28]

Gülen, 21 Mart 1999 tarihinden beri Türkiye'ye dönmemiştir ve ABD'nde Pensilvanya eyaletinde yaşamaktadır.


Hakkında 11 Ağustos 2000 tarihinde Ankara 2 nolu DGM'nin tutuklama kararı olmasına rağmen ABD'de ikamet etmesi ve ABD'nin koruması altında bulunduğu iddiaları nedeniyle sıkça eleştirilmektedir. Bu iddiayı yapanlar, ABD hükümeti nezdinde Gülen'in mülteci başvurusu veya sıfatı olmadığı halde göçmen bürosunun takibatına uğramamasına ve ABD'de senelerce serbestçe yaşamakta olmasına dikkat çekerler. [29] [30]

Bazı güncel gazete yazarları ve siyasetçiler tarafından ABD hükümeti tarafından korunma altında bulunma, Papalığın misyonerlik hedeflerine ortak olma, ABD'nin ılımlı İslam siyasetiyle irtibatı olma iddiaları ile eleştirildi.[31] [32] [33] Yeni Yüzyıl gazetesine verdiği mülakatta ABD ile iyi geçinmeyi savunması eleştirilere neden oldu:

Şöyle veya böyle Amerika ile dostça geçinmeden destek almak değil, dostça geçinmeden, Amerikalılar istemezlerse, kimseye dünyanın değişik yerlerinde hiçbir iş yaptırmazlar. ... Amerika, hâlâ bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır. ... Bu realite kabul edilmeli. Amerika göz ardı edilerek şurada burada bir iş yapılmaya kalkılmamalı. Rusya destekleyebilir bir işi, fakat Amerika ile iyi geçinmezseniz, işinizi bozarlar. ... Amerika’daki ahengin devam ve temadisini ister. Ve ben bunu çok yadırgamam.[34]

Diğer taraftan da İslami Kalvinizm ve Protestan İslam diye adlandırılan Hristiyanlıktaki dönüşümlere benzer bir rol oynadığı basında tartışıldı. [35] [36] [37]

Köstebek kitabının yazarı akademisyen Dr. Necip Hablemitoğlu, yazılarında Fethullah Gülen'e yaptığı eleştiriler nedeniyle cemaat mensubu olarak kendini tanıtan kişilerden elektronik posta, telefon vb. yollarla kimi zaman sitemkâr eleştiriler, bazen hakaretler ve bazen de ölüm tehditleri geldiğini yazmıştı. [38]

 

Bu makale ile ilgili orjinal metin, VikiKaynak'ta bulunmaktadır:

Fethullah Gülen'in Papa II. John Paul'a mektubu

Papa II John Paul'a yazdığı mektupta ve Papalığın Dinlerarası Diyalog Misyonunun parçası olmak istediğini açıklaması bazı muhafazakar çevrelerde eleştirilere neden olmuştur.[39] Dinlerarası Diyalog, İbrahimi Dinler açıklamaları,[40] sempozyumlar, kilise ve havra açılışları, abant toplantıları [41] [42] ilahiyatçı akademisyenlerin ve milliyetçi eğilimdeki muhafazakar gazetelerin ve bunların yazarlarının tepkilerine neden oldu.

İlahiyatçı Prof. Dr. Suat Yıldırım'ın Kuran tercümesinde ayetler arasına İncil ve Tevrattan alıntılar koymasına, Müslüman ve Hristiyanların Hz. İsa'nın manevi şahsiyeti etrafında birleşmesi fikrini ortaya atmasına,[43] Kuran mealinin cemaatin yayın organı Zaman gazetesi tarafından basılıp okuyucularına bedava dağatılmasına ve Fethullah Gülen'in bu meale önsöz yazmasına kamuoyunda tepkiler doğdu.[44][45]

Aleyhinde suçlayıcı ve yerici ifadeler içeren yazılar yazan Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı İlhan Selçuk, Kasım 2006'da Gülen hakkında yazısında kullandığı "Fethullah Gülen Mürtecidir" ifadesi nedeniyle kişiliğine hakaretten dava edilmiştir. Yazar İlhan Selçuk açılan hakaret davasından beraat etmiştir.[46] [47]

Fethullah Gülen eski arkadaşı Nurettin Veren aleyhinde hakaret davası açmıştı. Dava çıkışında Nurettin Veren Gülen için " insan kendi ülkesini bir düşman kalesi gibi ele geçirmez." ifadesini kullanmıştır. [48] 1966 yılından beri arkadaşı olduğunu açıklayan Nurettin Veren, Fethullah Gülen aleyhindewww.nurettinveren.net [49] isimli bir internet sitesinde iddialarını sürdürmektedir.

Genelkurmaya ait olduğu iddia edilen andıçın basına sızdırılması olayında Genelkurmay İletişim Dairesi yaptığı soruşturmada belgenin akredite basın yayın organları değerlendirmesi olduğunu sahte olmadığını ABD'nin Utah eyaletindeki bir internet sitesinden yayınlanmakta olduğunu duyurduğunda bazı gazete yazarları ve tv programcıları belgenin çalınmasının ve basına sızdırılmasının Fethullah Gülen Cemaati tarafından yapılmış olabileceği kuşkuları üzerine yazılar yazdılar

Aleyhinde yazılan kitaplar [değiştir]

  • Ergün Poyraz, Said-i Nursi'den Demirel Ve Ecevit'e Fethullah'ın Gerçek Yüzü, ISBN 9758410105 / ISBN 9789758410101 / ISBN 975-8410-10-5[55]
  • Ergün Poyraz, Kanla Abdest Alanlar, ISBN 9789944337038 [56] kitabında Fethullah Gülen'in yegane amacının Şeriatçı ve Kürtçü bir devlet kurmak olduğunu ve bu uğurda çabaları olduğunu iddia etmiştir.
  • Semih Tufan Gülaltay Fethullah Müslüman mı, İleri Yayınları, ISBN 9756288566[57] isimli kitabında Fethullah Gülen'in Bahai olduğunu savunmakta buna ilişkin deliller göstermektedir.
  • Gazeteci Merdan Yanardağ Türkiye Nasıl Kuşatıldı?/Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası, ISBN 9944-490-00-8[58] isimli kitabında Nurettin Veren'in ve İstanbul Organize Suçlar Şubesi eski müdürü Dr. Adil Serdar'ın iddialarına yer vermiştir.
  • Nurettin Veren, Kuşatma / ABD'nin Truva Atı Fethullah Gülen Harekatı, ISBN 9944-490-13-9 [59] isimli bir kitapta iddialarını toplamıştır.
  • Vural Savaş, İrticaya Karşı Militan Demokrasi, ISBN 9-754948-93-3[60]
  • Hikmet Çetinkaya, Din Baronunun kazları, Günizi yayıncılık, ISBN 9-758731-66-1
  • Hikmet Çetinkaya, Fethullah Gülen'in 40 yıllık serüveni, Günizi yayıncılık, ISBN 9-758731-29-7
  • Hikmet Çetinkaya, Fethullah Gülen'in 40 yıllık serüveni, Günizi yayıncılık, ISBN 9-758731-43-2
  • Zübeyir Kındıra, Fethullahın Copları, Su yayınları, ISBN 9756709146
  • Köstebek, Necip Hablemitoğlu, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, ISBN 9-756774-94-0

 

Eserleri [değiştir]

Gülen'in çeşitli konuları ele alan çok sayıda kitap, makale, kaset, görüntülü video ve şiirleri mevcuttur. Eserlerinde, dini öğretisinin etkisini görmek mümkündür ve genellikle kişisel dini felsefe ve bakış açısını konu almaktadırlar. Eserleri başta İngilizce, Arapça, Almanca, İspanyolca ve Rusça olmak üzere değişik dillere çevrilmiştir.

Kitaplarından bazıları:

  1. Asrın Getirdiği Tereddütler 1-5, (1983 - 2002)
  2. Çağ ve Nesil, (1982)
  3. Buhranlar Anaforunda İnsan, (1986)
  4. Yitirilmis Cennette Doğru, (1988)
  5. Işığın Göründüğü Ufuk, (2000)
  6. Fatiha Üzerine Mülahazalar, (1998)
  7. Ila-yi Kelimetullah veya Cihad, (1996)
  8. İnancın Gölgesinde 1-2, (1991 - 1992)
  9. Kırık Testi, 1-5, (2002)
  10. Kitap ve Sünnet Perspektifinde Kader,
  11. Ölçü veya Yoldaki Işıklar 1-4, (1985 - 1992)
  12. Sonsuz Nur 1-3, (1993 - (1994)
  13. Çekirdekten Çınara, (2002)
  14. Mealli Dua Mecmuası, (2000)
  15. Fasıldan Fasıla 1-5 (2007)
  16. Prizma 1-5

Aldığı Ödüller [değiştir]

  • 1995 – Türk Ocakları Vakfı "Nihal Atsız Türk Dünyası Hizmet Ödülü"
  • 1995 – Mehmetçik Vakfı “Teşekkür Beratı”
  • 1996 – Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV) “Hoşgörü Ödülü”
  • 1997 - Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyasına Hizmet Ödülü”
  • 1997 – Türk Eğitim-Sen “24 Kasım Eğitim Özel Ödülü”
  • 1998 – “Türk 2000'ler Vakfı Ödülü”
  • 1998 – “Hamdullah Suphi Tanrıöver Türk Ocakları Kültür Armağanı”
  • 1998 – “İpekyolu Vakfı Ödülü”
  • 2001 – Türkiye Yazarlar Birliği “Üstün Hizmet Ödülü”
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol